Ülkemizde Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetiminin ders olarak lisans düzeyinde okutulmasında istikrarsızlık yaşandığına, özellikle son yıllarda üzülerek tanık olduk. Oysa dünyada yaklaşık 70 yıldır, Eğitim Yönetimi bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir ve üzerinde araştırmalar, tartışmalar yapılmaktadır. Yine dünyanın gelişmiş ülkelerinde, okul yöneticileri lisans, yüksek lisans okuyarak ya da kurslardan geçirilerek yöneticiliğe atanmaktadırlar. Ülkemizde 1960’lı yıllardan bu yana, Eğitim Yönetimi bilim dalının gelişmesi için büyük çabalar harcanmıştır. Ancak gelinen nokta, iki açıdan hâlâ iç açıcı değildir. Birincisi, yönetici atamalarında Eğitim Yönetimi dalında eğitim alma zorunluluğu aranmaması. İkincisi, Eğitim Yönetiminin lisans düzeyinde ders olarak okutulmasının henüz istikrara kavuşmamış olmasıdır.
Yönetici atamaları, hâlâ siyasal kadrolaşma aracı olarak kullanılmaktadır. Yönetici atamalarında yeterlilik değil; iktidar yandaşı, militanı olmak, hemşericilik, akraba kayırmacılığı, çıkarcılık vb. etmenler büyük rol oynamaktadır. Durum böyle olunca da Eğitim Yöneticiliğinin bir uzmanlık alanı olarak gelişmesi, olgunlaşması sürekli olarak gecikmektedir. Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) merkez örgütüne, eğitim örgütü deneyimi uzmanlık yeterliliği olmayanların atanması gelecek açısından daha da kaygı vericidir.
1998’de Eğitim Fakültelerinin programlarından Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi ile ilgili dersler kaldırılmıştır. Bu durum, 2005 yılına kadar sürmüştür. Eğitim Fakültelerinin programlarına 2005’ten sonra yeniden Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi dersi konmuştur. 2007’de yapılan bir değişiklikle, Orta Öğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans programlarına Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi dersi konmuştur. Ancak aradan bir yıl bile geçmeden, 2008 yazında bu ders programdan kaldırılmıştır… Görüldüğü gibi, derslerin kaldırılışı belli bir bilimsel veriden, kaygıdan kaynaklanmıyor. Uygulama tamamen keyfi, günlük kararlara dayanıyor.