Emperyalizm, dünyamızı kavramak için yararlı, hatta zorunlu bir kavram mıdır?
Soruyu, Ali Murat Özdemir ve yedi meslektaşı, “elbette evet!” diye yanıtlıyorlar. Zira, biliyorlar ki bu kavramı terk etmek, giderek unutmak, bilimsel çözümlemeleri ve söylemi, “küreselleşme” gibi terimlere, yani egemen söyleme teslim etmek anlamına gelir. Yazarlar ise, uluslararası düzeni, güç odaklarını eleştirerek incelemeyi yeğliyorlar.
Ali Murat Özdemir ve arkadaşlarına göre emperyalizm, bu türden eleştirel bir incelemenin önkoşulunu oluşturan bir kavramdır; ancak bu kav-ramın, günümüzün somut sorunlarını kapsayacak biçimde zenginleştirilmesini öneriyorlar. Ulus-devletlerin adları ile nitelendirilen emperyalizm çalışmalarının açıklayamadığı çok geniş bir alanın varlığı söz konusudur.
Örnek olarak Amerikan emperyalizminin bir kukla ustası gibi dünyayı yönettiği; yeryüzündeki bütün müdahalelerin esas kaynağı olduğu; “gerici” iktidarları “tayin ve azleden” mutlak bir güce hükmettiği; direnme seçeneklerini ortadan kaldırdığı iddiaları, bugünün ortamında kabul edilemez.
Yazarlar, emperyalizmin artık kolektif bir içerik edindiğini vurguluyorlar. Ulus-devletler yalnızca kendi “ulusal sermaye” gruplarının çıkarlarını temin eden yapılar olmaktan çıkmışlardır. Dünyanın farklı yerlerindeki sermaye grupları da bir tek ulus-devletin imkânlarıyla yetinemeyecek kadar yayılmış; çokuluslu hale gelmişlerdir. Kolektif emperyalizm, bir yandan münferit ulus-devletlerin eşgüdümleri ile; bir yandan da Davos’tan IMF’ye; AB’den NATO’ya kadar uzanan çeşitli kolektifler içinde vücut bulur; hatta, ortak şiddet uygulama yeteneklerine ulaşabilir.
Kolektif emperyalizm, hedeflediği coğrafyalarda, ülkelerde “direniş” de yaratır. “Direniş”, birtakım şeyleri korumak, savunmak gailesi içerisin-de dünyayı değiştirme mücadelelerine yönelir; ancak tarihsel olarak belirlenen kısıtlar, biçimler içinde çeşitlenerek…
Kolektif Emperyalizm, bu çerçeveyi önce kuramsal olarak; sonra da Cezayir, Körfez, Tunus, Mısır, Libya, İran ve (elbette) Türkiye düzlemlerinde, Marksizmin güncel yorumları ile bütünleştirerek inceliyor.
Sömürüsüz, eşitlikçi, adil, özgür, yepyeni bir dünya yaratma mücadelesinin önkoşulu, eleştirel bir kavrayıştır. Kolektif Emperyalizm, bu doğrultudaki bir kavrayışa değerli katkılar getiren; çok önemli, kolektif bir yapıttır.
Korkut Boratav