Bu kitap Ekrem Alican’ın 1956-1966 yılları arasında tuttuğu günlüklerinden oluşmaktadır. Politikaya Demokrat Parti saflarında başlayan, Menderes’in baskıcı politikalarına karşı çıkarak DP’den ayrılıp Hürriyet Partisi’ni ve daha sonra Yeni Türkiye Partisi’ni kurup Maliye Bakanlığı, başbakanlık yardımcılığı yapan Alican Çok Partili Türk siyasi hayatının ilginç kişilerinden biridir. Askeri darbeler, darbe girişimleri, seçim ittifakları, koalisyonlarla dolu çalkantılı bir dönemde siyaset yapmış ilkeli bir siyasetçinin her ne pahasına olursa olsun inandığı fikirlerden taviz vermeden nasıl mücadele ettiğini bu günlükte okuyacaksınız.
Konuşmam geçen sene olduğu gibi Demokrat Parti Meclis Grubu tarafından büyük bir alaka ile dinleniyordu. Konuşmamın başında bütçe hakkındaki görüşlerimi, denk bütçe, bütçede samimiyet ve tasarruf kaidelerine riayet mevzuundaki tatbikatı gözden geçiriyor, iktisadi faaliyetlerimizi tetkike girişiyordum. Bu bahsin başında da Demokrat Parti iktidarının son günlerde iktisadi faaliyetlerin demokratik bir rejim içerisinde gelişemeyeceği yolunda bazı iddialara giriştiğini, bu fikrin tamamen hatalı olduğunu, Hürriyet Partisi Meclis Grubu’nun kanaatine göre, hakiki iktisadi kalkınma hareketinin hürriyet ve demokrasi rejimleri içerisinde gelişebileceklerini ifade ediyordum. Bu arada, son zamanlarda evvela iktisadi kalkınma sonra hürriyet diyen gayrimesul partizan şahısların seslerini duymaya başladığımıza işaret ederek: “Dünyanın geçirdiği asırlar boyu tecrübeler göstermiştir ki; çeşitli diyarlarda evvela iktisadi kalkınma sonra hürriyet diyerek, istibdat zihniyetinin uşaklığını yapanlar, büyük suiistimal şebekelerinin, büyük menfaat gruplarının bedbaht alet veya ortakları oldukları hakikatini, hiçbir zaman, gizlemek imkânını bulamamışlardı” diyordum.
İktidar bu suretle Meclis’te muazzam bir darbe yedi. Ertesi gün gazeteler hadiseden uzun uzun bahsettiler. İhtilaf mevzuu cümle bütün gazetelerde yer aldı. Bu suretle iktidarın taktiği kendi aleyhine işledi. Bizim gruptan Cemal Köprülü, Halk Partisi’nden Turgut Göle bana gelip, konuşmamın siyasi hayatımızda bir dönüm noktası olacağını, fevkalade bir hareket olduğunu ifade ettiler. Adnan Bey ve hükümeti muazzam bir tokat yemişti. Ertesi sabah saat 10’da Meclis’e geldik. Bütçe komisyonu sözcüsü Sebati Ataman alelacele hazırlanmış ve bana cevap vermek üzere kürsüye çıkmıştı. Bütçede denklik, samimiyet, tasarruf mevzularındaki sözlerime güya cevaplar verdi.