Giderayak isimli o güzel şiirinde Orhan Veli: Handan, hamamdan geçtik. / Gün ışığında ki hissemize razıydık. / Saadetinden geçtik, / Ümidine razıydık; / Hiçbirini bulamadık; / Kendimize hüzünler icadettik. / Avunamadık; / Yoksa biz... / Biz, bu dünyadan değil miydik? diye yazar ya. Biz de giderayak, tam olarak böyle demesek, saadetinden azıcık da olsa geçtik desek de, bu dünyadan değil miydik diye sormuyor, bu dünyadan değilmişiz diyoruz kendimize. Ama öyle de olsa netice itibariyle, Aşık Garipin söyledigi gibi. İşte geldik, işte gidiyoruz, şen olasın Halep şehri diyoruz giderayak.
Bizden önce gelip giden her fani gibi, biz de geldik, gördük, yendik, yenildik, yaptık, yapmadık, yapamadık, sevdik, sevildik, sevilmedik, takdir edildik, edilmedik; başardıklarımız da oldu hayatta, başkaldıramadıklarımızda, hayallerimiz de oldu, hayal kırklıklarımız da. Velhasıl bir ömür, ömrümüz böylece geldi, böylece geçti ve geçiyor.
Ama umutlarımız, hala geleceğe dair, hayata dair umutlarımız var. Esasen pek çok şeyden vazgeçse de, umutlarından vazgeçmiyor, vazgeçemiyor insan. Zira Umut olmadığını düşünecek olursanız eğer diyor Noam Chomski ve şöyle devam ediyor: Umudun olmadığına güvence veriyorsunuz demektir. Eğer özgürlük içgüdüsünün var olduğunu düşünürseniz, bir şeyleri değiştirmek için fırsat var demektir ve o zaman daha iyi bir dünya yaratmada sizin de katkınız olabileceği ihtimali doğar. Seçim sizin!
Elinızdeki bu kitapta yer alan yazılar, en başta umut olmak üzere, benim bütün bu hususlara ilişkin duygularımı, düşüncelerimi, eleştirilerimi içeriyor.