Genel anlamda tüm insanlık, özel anlamda İslam toplumu, ifrat-tefritten çektiğini hiç bir akım ve musibetten çekmemiştir. Bu nedenle konu genel anlamda tüm insanlığı, özel anlamda da İslam alemini ilgilendirmektedir. Çalışmanın ilgili yerlerinde detaylarıyla üzerinde durulacağı gibi, aşırılıktan kastımız, İslam muarızlarının ortaya koyduğu aşırılık profili değildir. Zira söz konusu kesim, mesela genç yaşta namaz kılanları, hacca gidenleri, iyiliği emredip kötülükten sakındıranları aşırı olarak niteleyebilmektedir.
Konuyu işlememizdeki temel hedef; bid’at, hurafe ve aşırılığın İslam toplumuna nasıl ve hangi yol ve yöntemlerle girdiğini ve onlara karşı korunma yollarını ortaya koymaktır. Bir konuyu ele alırken, önce itidali daha sonra da ifrat ve tefrit duruşlarını örnekleriyle ortaya koymaya çalışacağız. Okurlarımızdan talebimiz, naklettiğimiz görüşlerin analizini okumadan konularla ilgili karar vermemeleridir.
Gazzâlî’nin de dikkat çektiği gibi, bu tür bir çalışmadan mutaassıp ve mukallitlerin yararlanabileceklerini düşünmüyoruz. Çünkü bu kesim önyargılıdır. Ancak çalışmamızdan gerçeğe ulaşmak isteyenlerin yararlanabileceklerini ümit ediyoruz. Çalışmada tuhaf, garip ve acı da olsa gerçekleri ortaya koymaya çalıştık. Ne selefimizin ayıplarını cımbızla çektik ne de haşere gibi bataklığa konup cerahati sergilemeye çalıştık. Önceleri yapılan ve halen de devam eden bazı hatalara düşmemeyi amaçladık.