Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190.00 TL | 190.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190.00 TL | 190.00 TL |
2 Taksit | 95.00 TL | 190.00 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190.00 TL | 190.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190.00 TL | 190.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190.00 TL | 190.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 190.00 TL |
Havale / Eft | 190.00 TL |
Posta Çeki | 190.00 TL |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
2010 Guardian İlk Roman Ödülü Finalisti 2011 Desmond Elliot Ödülü Finalisti 2011 V&A En İyi Kapak Tasarımı Ödülü Bu yeni edebiyat gücü karşısında hayranlıktan nefesim kesiliyor ve bundan sonra ne yapacak diye merakla bekliyorum... -Victoria Moore, Daily Mail- Seth Roach gibi dokuz ayak parmaklı, bastıbacak bir alkolikten trajik bir kahraman çıkarabilmek ciddi bir hüner gerektirir. Bu sarsıcı zafer Beauman’ın 21. yüzyılın en iyi gerçekçi romancılarından beklenen o karmaşık paradoksal ustalığa sahip olduğunu gösteriyor: Eski ve öngörülebilir bir yapıyı alıp onun yeni ve öngörülemeyen bağlantılar üretmesini sağlamak... -Scarlett Thomas, Guardian- Nazi eşyaları koleksiyoneri genç bir adam. Bir elli boyunda, dokuz ayak parmaklı, eşcinsel -ve yenilmez- bir Yahudi boksör. Üstün ırk yaratma çalışmaları saplantıya dönüşmüş bir aristokrat. İngiltere’nin en iyi yeni yazarlarından Ned Beauman’ın şaheseri Boksör Böcek, Tarantino’nun henüz çekmediği bir filmin karakterlerini alıp onlara belki de tüm zamanların en ürkütücü olmaya aday karakterini ekliyor: Üzerinde gamalı haç işareti olan bir böcek, bir Anophthalmus Hitleri. Boksör Böcek, okurken bir büyük yazarın ilk sahne aldığı ana tanık olduğunuzu düşündürten, dizginsiz, çığırından çıkmış bir roman. Boksörle böceği birleştiren çılgın proje İngiliz yazar Ned Beauman, ilk romanı Boksör Böcek’te okuru 1930’lı yıllardaki İngiltere’ye götürüp faşist bir bilim adamıyla bir boksörün olağanüstü dünyalarına sokuyor. Bazen aylak aylak yatarken gözlerimi kapatıp yirmi beş yaşına yeni girmiş bir yazarın ilk romanını bir yayıncıya gönderdiği anı hayal ederim. Kabul, bu cümle Ned Beauman’ın Boksör Böcek romanının açılışından etkilenerek yazılmıştır, Beauman burada Nazilerin propaganda bakanı Goebbels’e dair bir hayalden bahseder: Bazen aylak aylak yatarken gözlerimi kapatıp Joseph Goebbels’in kırk üçüncü doğumgünü partisini hayal ederim. Ama gerçekten de yirmi beş yaşında bir yazarın ilk romanını bu kadar eğlenerek ve severek okuduktan sonra, ondan onun yazacağı tür bir cümleyle bahsetmek büyük bir suç ihtiva etmese gerek. Goebbels’in doğumgünü partisini hayal eden kahramanımız Kevin’in en büyük merakı Nazilere ait her türlü eşyayı toplamak. Çok nadiren görülen bir sağlık durumuna sahip olan ve ölü bir balık gibi kokan Kevin’in Nazi eşyaları koleksiyonu, kendisinin işvereni olan Londralı emlakçı Horace Grublock ile karşılaştırıldığında sönük kalıyor. Grublock aralarında Hitler’in doğumgününde Goebbels’e hediye ettiği Goethe’nin toplu eserlerinin de bulunduğu Nazilerden kalma eşyalarıyla dünyada bu alanda en önde gelen isimlerden biri. Kitabın başında Grublock, Kevin’i kendisi için çalışan bir özel dedektifi bulmak üzere adamın Londra’nın Camden bölgesindeki evine gönderiyor. Burada dedektifin öldüğünü öğrenen Kevin, eşyalar arasında 1936 yılında Doktor Erskine isimli birine hitap ederek yazılmış, Alman şansölyesi Adolf Hitler imzalı bir mektup buluyor. Papalardan, işadamlarından ve devlet başkanlarından hediyeler aldım, ama hiçbiri sizin nazik hediyeniz kadar özel ve şaşırtıcı olmamıştı. Bilim adamının elde edeceği zaferlerin geleceğimiz için askerin elde edeceği zaferler kadar önemli olduğunu hatırlatıyor bu. Umarım beni çalışmalarınız ilerledikçe bilgilendirmeyi sürdürürsünüz - belki de bir gün Üçüncü Reich’ta çalışmanızı sağlarız. Almancanız nasıldır? Beauman’ın asıl serüveni bu mektubun ardından başlayan romanı, bir yandan Kevin’in cinayeti ve doktor Philip Erskine’in kim olduğunu keşfetme serüvenlerini bir dedektif romanı üslubuyla anlatırken, bir yandan da bizi 1930’ların Londra’sına götürüyor. Bu özellikle ilginç bir dönem: 19. yüzyılın sonlarından İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar insan ırkının, daha doğrusu Batılı insanın mükemmelleşmesi, Avrupalıların en çok ilgilendikleri bilimsel konulardan biriydi ne de olsa. Irkı ıslah etmek üzerine odaklanan öjenik (eugenics) bilimi, bize bugün korkunç gelen ‘ırkı zayıflıklardan arındırma’ yöntemleriyle Avrupa’nın geleceği için kaygılanan pek çok k